Çocuklara kitap okumak benim için hiç bir zaman bir “sağlıklı beslenmeli”ler kontenjanından olmadı. Zekaları gelişsin diye düşünüp uyguladığım bir şey hiç olmadı. Onun yerine, benim bizzat dünyayla kurduğum bağ üzerinden, onlarla da kurduğum bir bağ ve hayatta en çok sevdiğim şeyi paylaşmak oldu.
En bebek zamanlarından beri okuruz. Günün her saati, her durumda okuruz, yanımızda taşırız, kitaplara bir şeyler döker, eskitiriz, parçalarız, bazen bir şeyler çizeriz üzerlerine. Kitap bizim evde muhakkak yatmadan önce okunan bir şey değildir.
Ama bazı kitaplar var ki; tam olarak yatmadan önce okumak için… Mesela; Koyun Russell!
Serinin Türkçe’ye çevrilmiş iki kitabı var. Koyun Russell, ve Koyun Russell ve Kayıp Hazine. Bir de Noel temalı var, fakat henüz Türkçeleştirilmedi.
Benim kişisel favorim, elbette ilk kitap ve Russell’ın çizgili uyku başlığı. Bu sene kararlıyım, bir tane öreceğim onlardan. Kitapta en sevdiğim diğer şeyse; küçük kurbağa. Bu minik yeşil kurbağa her sayfada var ve bininci okumada dahi onları bulmak çok eğlenceli.
Bizim evde bu kitap çocuklar yaklaşık altı aylık olduklarından beri okunuyor. Ben bazı kitapları yaşlara göre sınıflandırmak yerine, dikkatlerine göre kısaltmak, uzatmak gibi şeyler yaptım hep. Kitabı ezberleyecek kadar çok okuduğumuz zamanlarda; genellikle İngilizce okumalarına geçmeyi seviyorum. Böyle bir tercihiniz varsa; bu adamın okumasını sevdiğimi eklemeliyim. Daha ileriki yaşlar için, hikayeyi Kurbağa’nın gözünden konuşmak da faydalı olabiliyor.
Bazı kitap kahramanlarını çok içselleştiriyorlar. Ben de sahiden bunu daha ticari karakterlere tercih ettiğimden pekiştirecek aktiviteleri destekliyorum. Hiçbir şey bulamazsam boyama sayfalarının çıktılarını alıyorum. Mesela yayınevinin hazırladığı bu ve bu sayfa kitap şeyler ve keyifle yapıyorlar. Yahut çok sevimli bir karakterse, bir görselini basıp odaya yapıştırıyorum Bu Koyun Russell’da çok işe yaradı, ona iyi geceler dileyip uyudukları zamanlar oldu.

Russell fotoğraflarını büyük bir deftere yapıştırdı ve çalışmalarını hayranlıkla seyretmeye koyuldu. “Hmm,” diye düşündü. ‘Belki de sonunda gerçekten bir hazine buldum.”
Birinci kitabı öyle seviyorum ki, sırf bu yüzden diğerinin hakkını yemek istemem. İkinci kitap pek uyku öncesi kitabı sayılmaz, yine de çok güzel. Russell bu kez de hazine arıyor, fotoğraf makinesi buluyor ve kitabın sonunda kendi hazinesini yaratıyor. Fotoğraflarını yapıştırdığı devasa defter; tüm zamanların en iyi hazinesi oluyor. Mesajı çok güzel ve bizim de evde bu tür bir defterimiz var. Çocukların anılarla ve anı biriktirmekle kurduğu bu bağı çok önemsiyorum.
Rob Scotton’ın çizimleri zaten muhteşem, Türkçe çevirisi pek latif. Alalım, okuyalım, uyuyalım o vakit!
Bu yazı Blogcuanne.com sitesinde yayınlanmıştır.
Yorum yapılmamış