Cinsiyetleri her ne olursa olsun, çocuklarımızı cinsel eşitlik konusunda eğitmek her zamankinden daha kritik bir önem taşıyor.
Geçtiğimiz yıl feminizim için önemli bir yıldı. Çeşitli hashtag’ler ve viral videolar sosyal mecralarda patlak verdi. İçlerinde Emma Watson’ın konuşması ve her gün karşılıştığımız ayrımlardan söz eden paylaşımlar da vardı. Yine 2015 yılında eski radyo sunucusu Jian Ghomeshi aleyhinde cinsel taciz davaları açıldı ve TIME dergisi “feminist” kelimesini yasaklı kelimeler listesine ekledi (sonrasında özür diledi). Özetle, toplumsal cinsiyet eşitliği tartışmaları biraz ilerledi belki ama eğer biz en en baştan, yani çocuklarımızdan başlamazsak bütün bu gürültü hiçbir şey ifade etmeyecek.
Çok basit: bir feminist; kadın ve erkeği tam olarak aynı değil ama eşit olarak görür. Aynı saygıyı hak ettiklerine inanır ve birbirlerinin üzerindeki gücün eşitliğini savunur.
Benim üç oğlum var. Yaşları iki, beş ve sekiz. Onları feminist olarak yetiştirmenin önemine daima inandım. Bu inancım birkaç ay önce, Jian Ghomeshi tarafından cinsel tacize uğradığımı açıklamamla da tetiklendi. Evet, insanlara anlatması zor bir hikayeydi ama mevcut kültürel ve toplumsal klişelerin, sistematik cinsel eşitsizliğin ne anlama geldiğini bu yolla göstermek istedim. Avukat olduğum ve kanunu bildiğim halde, bu olay olduğunda başıma geleni paylaşmamış, polise gitmemiş ve harekete geçmemiştim. Ebeveynler olarak, çocuklarımızı büyütürken içinde oldukları dünya hakkında ve bu dünyanın onların yetişkinliğini nasıl etkileyeceği konusunda endişelenmemek imkansız. Oğullarımız kadınlara saygılı davranacaklar mı? Kızlarımız konuştuklarına, dinleneceklerine inanacaklar mı? Ben dahil tüm ebeveynlerin bu hedefler için pratik çözümlere ihtiyacı var. Bunu bir devrim olarak değil, çocuklarımıza örnek olmak için her gün yapmamız gereken şeyler olarak tarif etmek daha doğru. Böylece onları olmak istedikleri gibi olmaları ve hissettiklerini paylaşmaları konusunda cesaretlendirebiliriz. Çocuklarımızı dünyada görmek istediğimiz değişime uygun olarak yetiştirebiliriz. Bu pratik çözümlerden bazılarını aşağıda paylaşıyorum.
1. İletişim araçlarını kontrol edin.
Ebeveynlerin çoğu çocuklarının internet kullanımı ve online materyalleri konusunda bir miktar kontrole sahip. Bu iyi bir şey ama aslında daha da fazlasını yapabiliriz. Çünkü ekran görselleri çocuklarımızın dünyayı algılama biçimlerinde büyük rol oynuyor. Çocuk İstismarını Önleme ve Müdahale Örgütü Başkanı Karyn Kennedy’ye göre; “Şiddet görüntülerine maruz kalan çocuklar diğerleriyle ilişki kurarken daha saldırgan oluyor ve sorun çözmek için şiddete başvuruyorlar.” Bu aynı zamanda karşısındaki ‘kurbanı’ insan rolünden çıkarıyor ve çocukların onlarla empati kurmasını engelliyor.
Bu kontrolü sağlamanın birkaç yolu var;
- Etrafta olun. Ben bütün cihazlarımızı hepimizin kullandığı odaya taşıdım. Televizyon izlerken, oyun oynarken ya da internette gezerken birileri hep odada oluyor. Daha büyük olan çocuğunuza bunu neden kontrol etmeniz gerektiğini açıklayın. Ben sekiz yaşındaki oğluma onu gördüğünde korkutacak ve kötü hissettirecek şeyleri engellemek durumunda olduğumu anlattım. Şimdilik işe yarıyor.
- İçeriği önceden kontrol ederek yaşlarına uygunluğundan emin olun. Bunu yapmanın en kolay yolu internette araştırmak ve ebeveyn yorumlarını okumak… Biraz kurcalamak işe yarar.
- Reklamsız içerikleri ve ağları destekleyin. İzleyecekleri içerik uygun olsa da, reklamlar genellikle uygunsuz oluyor.
- Rastgele televizyon izlemek yerine başka tercihler yapın. Seçerek izleyeceğini kanallar ya da programları kontrol edebilirsiniz.
2. Medyayı ayırt etmeyi öğretin.
Ne kadar uğraşsak da çocuklarımız cinsel ayrımcılığı ve şiddeti destekleyen içeriklere maruz kalıyor. Amerikan Pediatri Akademisine göre çocuklar televizyon, reklam panoları ve online siteler aracılığıyla bir günde ortalama 3000’den fazla bu tür görsele maruz kalıyor. Kontrol etmek de bir yere kadar işe yarıyor. Çocuklarımızı bu tür mesajlara dikkatli yaklaşmak konusunda eğitmeliyiz. Onlarla birlikte televizyon izlemek ve dergiler okumak,ve bunlar hakkında konuşmak bunun en iyi yollarından biri. Çocuklarınıza karakterler ve görüntüler hakkında ne düşündüklerini sorun ve onları bunları kimin yaptığını ve neyi değiştirebilecekleri konusunda kafa yormaya teşvik edin. Sıklıkla “neden?” sorusunu sorun. Yarı çıplak bir kadın fotoğrafı gördüğünüzde bunu görmezden gelip, fark etmemiş olduklarını düşünmeyin. Reklamcının bunu neyi hangi amaçla yaptığını sorun. Eğitim kısmı bir yana, bu sohbetler çok da şaşırtıcı olacaktır.
3. Utanca son verin.
Bir çocuğun bedeniyle rahat bir ilişki içinde olması cinselliğini sağlam bir temele oturtmasını sağlıyor. Bu da, kullandığımız kelimelerle başlıyor. Anatomik olarak doğru kelimeleri kullanmak çok önemli. Böylece çocuklarımız vücut organları konusunda olumlu bir fikir ve özgüven kazanıyorlar. Bu da sağlıklı iletişimi destekliyor ve olası bir istismara karşı onları güçlü kılıyor. Bu anlamda açıklıkla yaklaşan ebeveynlerle büyümediyseniz, konuşurken penis ve vajina gibi kelimeleri kullanmak tuhaf gelecektir. Benim için de durum böyle. Ama devam edin. Zamanla kolaylaşacak ve hayatları boyunca onlar için seks hakkında konuşulabilen bir ebeveyn olacaksınız. Büyüdükçe bedenlerimiz hakkında farklı şekilde düşünmelerini destekleyin. 5 yaşındaki oğlum kadın göğüsleri içeren bir poster gördüğünde, ona bebeklerin oradan beslendiğinden ve bütün memelilerin böyle yaptığından bahsettim. Kendi bedeninizden nasıl bahsettiğinize de dikkat edin. Kısa bir süre bir arkadaşım, 7 yaşındaki ikizlerinin onun “çocuk doğurmanın vücudunu mahvettiğini” söylerken duyduğunu anlattı. Bundan rahatsızdı.
4. Sınırları öğretin ve onlara saygı duyun.
“Hayır demek hayır anlamına gelir” oyunu işe yarar. Eğer herhangi bir kovalama yahut gıdıklama oynuyorsanız, çocuklardan birinin hoşuna gitmezse oyunu durdurun. Düzenli olarak kısa molalar verin ve oyun oynarken herkesin eğlendiğinden emin olun. Bir akraba veya arkadaşa sarılmak veya öpmek konusunda ısrarcı olmak bu sınırları görmezden geldiğimiz anlamına geliyor.
Onlara hayır’ın anlamını öğretmek istiyorsak, onları dinlemeliyiz. “Bir dokunuş konusunda ne hissettiklerine ancak onlar karar verebilirler. Buna izin verip vermeme hakkı yalnızca onlara ait olmalı. Yetişkinler dahil diğer tüm insanların davranışlarına hayır deme hakları olduğuna inanırlarsa istismara karşı durmaları çok daha kolaylaşır” diyor Kennedy. Başkalarının sarılmalarını reddederken kırmamayı nasıl başarabiliriz? Mesela çocuğunuza öpücük göndermek, el sallamak, ya da tokalaşmayı önerebilirsiniz.
5. Doğal empatilerini destekleyin
Davranışlarının diğerlerini nasıl etkileyebileceğini öğretin. Bu, duygusal zekaları yüksek çocuklar yetiştirmenin anahtarı. Yapılan araştırmalara göre iki ve üç yaşındaki çocuklar başkalarının mutluluk, üzüntü ve öfkesini kendilerine aitmiş kadar güçlü hissedebiliyorlar. Ebeveynler düzenli olarak duygularını ifade etme ve isimlendirme konusunda onları teşvik edebilirler. Aynı şeyi kardeşlerinin ya da arkadaşlarının günlük olaylarda hissettikleri hakkında konuşarak yapabilirler. Empati konusunda örnek olun. Sohbeti neyi, nasıl daha iyi yapabileceğiniz konusunda konuşarak başlatın.
6. Tabuları yıkın
Cinsel farkındalık yaklaşık iki buçuk yaş civarında başlıyor. Kreşle beraber, çocuklar cinsel açıdan ayrımcı bir ortama giriyorlar. (Renkler, oyuncaklar, kısa ve uzun saça göre cinsiyet tahminleri…)
Çocuklarınızdan duyduğunuzda, bu dili değiştirin. Onlara çocukların hepsinin kendi seçimlerini yapmak ve tercihlerini belirtmek konusunda özgür olduklarını öğretin. “Kız gibi davranmak” ya da “erkekler hep çocuk kalır” gibi ifadeler kullanmayın. Ebeveynler bu klişeleri yıkabilirler. Bir şeyi yapmak ya da yapmamak için sebebin cinsiyet olması gerekmiyor. Erkek çocukları paten kaymak, kızlar yemek yapmak zorunda değil. Dans etmek, astronot olmak, hokey oynamak gibi hayaller herkese ait olabilir. Bu, ebeveynlere de kendilerini biraz rahatsız hissettiriyor. Oğlunuzun pembe giymesi ya da kızınızın giymemesi sizi de hayal kırıklığına uğratabilir. Ama üzerine gidin. Onların mutlu ve özgüvenli olması için bu önemli.
Kız ve erkek çocuklarınıza eşit davranmanız da çok mühim. Duygularını ifade etmede rahat davranmalarını sağlayın. Erkekler de ağlayabilir ve hislerini konuşabilirler. Tıpkı kızlar gibi. Çalışmalara göre dört yaş kız anneleri, erkek annelerine oranla çocuklarıyla konuşurken daha fazla duygu içeren kelimeler kullanıyor. Araştırmalar bunun bilinçdışı bir şekilde çocuklara cinsel roller biçtiğini gösteriyor. Böylece kızlar daha üst bir duygusal akla sahip oluyorlar.
Nihayetinde, büyüyüp nasıl insanlar olacakları, kızların ve erkeklerin nasıl olmaları gerektiği konusundaki demode fikirlerimize değil, çocuklarımızın kendilerine bağlı. Ve ebeveynler olarak; onlara her şeyin mümkün olduğu sevgi dolu ve destekleyici bir çevre yaratmak bizim görevimiz.
***
Yazının orjinalini buradan okuyabilirsiniz.
[author image=”http://blogcuanne.com/wp-content/uploads/2015/11/EbrarFoto.jpg” ] EBRAR GÜLDEMLER – Anne, bibliyofil, çevirmen, öğretmen… Ebrar’ın tüm yazılarını buradan okuyabilirsiniz. [/author]
Bu yazı BlogcuAnne.com sitesinde yayınlanmıştır.
Yorum yapılmamış