Çalışmamak “Lüks” Değil

0

Parkta oturuyorum, çocuklarımın okula gittiğini fark eden birkaç anne “ooo ne güzel okuldalar bütün gün” diyor. İçimi çekiyorum sakince ama o iç çekme süresinde yaşlanıyorum. Bazense çalıştığımı anlamış oluyorlar ve “iyi bari bırakacak yerin var demek ki” diyorlar. Hatta tüm gün işte dinlendiğimi düşünenler olduğu gibi, aksine çocuklarıma yazık ettiğimi ima edenler de oluyor. Kapanış cümlesi genellikle aynı; “ee rahatsın tabii!” Bu cümleyi evde çocuklarıma bakmayı seçtiğim zamanlarda da duyduğum için, benim seçimlerimle ilgisi olmadığını içten içe biliyorum.

Her durumun ve seçimin belli fedakarlıkları da peşinde getirdiğini, seçimlerimin kesinlikle kendi rahatım ve keyfim için olmadığını açıklamak istiyorum, -öyle olsa da beni ilgilendirir ya, neyse- gücüm yok. Aşağıda çevirisine yer verdiğim şu yazıyı okuduğumda sahiden hislerime tercüman oluyor, ben de tercüme etmekten çok mutlu oluyorum.

Ebrar Güldemler

***

Bana masanın karşısından bakarak; “evde kalma lüksün olduğu için şanslı sayılırsın” dedi.

Bu sekizinci kez oluyor. Bu hafta bunu söyleyen sekizinci kişi. Sekiz benim için bardağı taşıran damla demek. Hiç değilse bu bardağı.

Kendisi de bir anne ve duygular konusunda usta olan görümcem üzerimde giderek artan baskıyı hissetti. “Evde kalmak bir lüks değil” dedi. “Çok zor. Bildiğim en zor işlerden.”

İçimi çektim. Ardından çocuklarım geldi, biri yüksek sesle trenini yerleştirmemi isterken, diğeri beni tuvalete çağırıyordu. Sakince uzaklaşmaya karar verdim. Görümcemin savunmasına minnettardım ama bu tam olarak söylemek üzere olduğum şey değildi.

Elbette, ben de “lüks” sözcüğünün evde kalan anne rolümü tanımlamasından nefret ediyorum. Ama düşündüğünüz sebeplerle değil.

Burada hangi işin daha çok emek gerektirdiğini tartışmayacağım; çalışan anne olmak ya da olmamak. Ben “herkes için zor olduğu” tarafındayım. Beni bu ifadede rahatsız eden, içerdiği maddi ve manevi imalar.

Lüks ağır bir kelime. Evet, kocam bir iş sahibi olduğu ve sahip olduğumuz düzeni karşılayabildiği için şanslıyız. Birçok ailenin çocuklarının temel ihtiyaçlarına dahi yetecek geliri olmadığının farkındayım. Çocuk büyütmek çok masraflı bir iş ve bir çok aile için gelir ve gider denkliğini sağlamak çok zor.

Dolayısıyla, elbette çalışmayan anne olabildiğim için şanslıyız. Ama lüks, ihtiyaç dışındaki şeylere denir. Fazlalıktır. Benim yaptığımsa temel ihtiyaç ve keyfime düşkün değilim.

Eğer kocamın ailesiyle bu konuda masaya oturma fırsatım olsaydı, onlara hayatımızdaki lüksler hakkında birkaç şey söylerdim. Kocam ve ben birimizin evde kalabilmesini mali olarak karşılayabilmemiz için planlar ve düzenlemeler yaptık. İş yükünü birimizin alması ve diğerimizin evde kalması için ne yapmamız gerektiği hakkında kararlar verdik, hepsi zor kararlardı. Endişelenmeyin, evim darmadağın değil. Mutluyuz ve karnımız tok, sırtımız pek. Ama benim evde kalmamı maddi olarak karşılayabilmek bir dizi kararın ve seçimini sonucuydu. Lüks değildi.

Bana son zamanlarda bu yorumu yapan sekiz kişi de ekmek bulmakta zorlanan insanlar değildi. Fatura ödemek için uğraşan ya da son bozukluklarla süt almaya giden insanlar değildi. Birkaçı hakkında yanılabilirim, ama genellikle böyle tercih eden aileler, bir maaşla da idare edebiliyor. Güncel bir araştırmaya göre, gelir düzeyi en yüksek aileler çocuk başına en aşağı gelirdekinden iki katı harcama yapıyor. Bu harcamalar genellikle eğitim -üniversite masrafı dahil- ve ev giderleri oluyor. Örneğin odaları ayırmak, yüksek gelirli bir aileye göre. İki katı masraf. Yani iki maaş değerinde.

Peki öyleyse; neden daha büyük ev, daha havalı semt, tatil ve vazgeçtiğimiz bütün o şeyler bir ihtiyaçken ve ikinci bir geliri gerektiriyorken, ben lüks kabul ediliyorum?

Kablolu yayını kapattık. Çok az sayıda ve yeni ya da harika diyemeyeceğimiz elektronik eşyamız var. Yaz kampı, kurs ve dışarıda yemek gibi masrafarı kıstık. Bir tek iyi televizyonumuz var, o da on yıllık ve çocuklara göre değil. Biz böyle yapıyoruz, bizde işe yarıyor. Olduğumuz yere varabilmek için yaptığımız fedakarlıklar bunlar.

İki kişinin çalıştığı ailelerin hepsi maddi sebeplerle bu seçimi yapmıyor. Fakat kariyer için yahut sadece çalışmak istedikleri için çalıştığını söyleyenler genellikle beni rahatına düşkün olarak değerlendirmiyor zaten. Onlar sadece başka seçimleri olan arkadaşlarım.

Ama kendileri birçok lüksün keyfini sürerken, benim yaptığımı lüks olarak tanımlayanlar gerçekten kızdırıyor. Seçimlerimiz herkese uygun olmayabilir. Ama bu seçimlerin zenginlik yerine, bilinçli fedakarlıklarla yapıldığı konusunda anlaşabilir miyiz?

Toplumumuzda ebeveynler için birçok farklı seçenek var. Sonuçta mutlu ebeveyn, mutlu bir aile demek. Evde kalmak yahut saatlerce dışarıda çalışmakla ilgisi yok.

Mutlu bir aile –mutlu bir geniş aile- kendine uygun seçimleri yapan ve başkalarınınkine saygı duyandır. Bu da, seçimlerimizi oluşturan kararlarımızı ve fedakarlıklarımızı küçümseyen “lüks” gibi ağır yükü olan kelimeleri kullanmamak anlamına geliyor.

***

Yazının orijinalini buradan okuyabilirsiniz.

Bu yazı Blogcuanne.com sitesinde yayınlanmıştır.

Yorum yapılmamış

Bu yazı da ilginizi çekebilir